Nasıl Disiplinli Olunur? (2/2)

İlk Adım: Disiplinli Olmayın

Bir adam çalışma masasında oturmuş, ellerini başının arkasında birleştirmiş, düşünüyor.

Evet, bu doğru. Disiplinli olmanın sırrı, disiplini takmamaktan geçiyor. Çevremizdeki başarılı insanlara baktığımızda, onlarda disiplin kaygısı olmadığını çok net görüyoruz. Çünkü “disiplinli olmak” diye tanımladığımız eylemler dizisi, o insanlar için sıradan alışkanlıklara dönüşmüş.

— Peki ben ne yapıcam? Ben zaten hiçbir şeyi takmıyorum ki. Tonla da kötü alışkanlığım var üstelik.

Aslında çoğumuz, hayatımızdaki olumsuzlukların farkındayız. Düştüğümüzü fark ettiğimizde çok çabalıyoruz; ama emeklerimiz, kısa süreklik bir çırpınışın ötesine geçemiyor. Çünkü başvurduğumuz yöntemler, fizik kurallarına aykırı.

Spiral şekilde bir merdiven boşluğunun tepeden görünümü.

Hızla yere düşmekte olan bir kuşu gözünüzde canlandırın. Kanat çırpmaya başladığında aniden yükselmez. Önce yavaşlar ve bir noktada sabit kalır. Sonra yukarı doğru ivme alır. Bizim de burada yapmamız gereken şey aynen budur.

İlk yapmamız gereken, bizi aşağıya doğru çeken yükleri bırakmaktır. Örneğin:

Uyuşturucu, alkol ve sigara gibi bağımlılıklarımız.
İşi düşmeden aramayan arkadaşlarımız.
Bizi ATM olarak kullanan sevgilimiz.
Kontrolsüzce aldığımız kilolarımız gibi.

Bunları yapmak ilk etapta basit gibi görünse de en büyük hatalar zinciri bu aşamada gerçekleşir. Çünkü bu ağırlıklarla yola devam edebileceğimizi sanırız. Daha da kötüsü, bazen bu ağırlıkların farkında bile değilizdir. Her şeyden önce bunu anlamamız gerekir.

Örneğin man cave‘inde oyun oynayan bir omegayı ele alalım. Gerçek dünyada bir çöp parçası kadar değeri olmamasına rağmen online oyunlarda soylu bir liderdir. Hızlıca sınıf atlar, büyür, gelişir ve zenginleşir.

(bkz: Omega Erkek)

Onun gerçek sıkıntılardan kurtulma gibi bir kaygısı yoktur. Düşük statüsü, aldığı kilolar ve parasızlık zaten umurunda değildir. Hem bu aşamalarla uğraşmak, onun için çok uzun bir süreçtir. Çünkü beyni hızlı gelişime programlanmıştır. Oldu da bu yaşam tarzını değiştirme kararı aldı. Bunun hemen olmasını ister. Tıpkı oyunlardaki gibi. Üstelik onu dibe çeken ağırlıklar eşliğinde bu değişime kalkışır ve tabii ki de başarısız olur. Anlaşıldığı üzere, insanların bu konudaki en büyük yanlışı aceleciliktir.

Büyük bir robotun önünde duran savaşçı kız etrafa bakıyor.

Mutluluğu cips, kola ve online oyunlarda bulan bir omega için diyete girip spor yapmak büyük bir külfettir. Çünkü ilk haftanın acısını ömür boyu çekeceğini zanneder. Tüm zevkleri elinden alınmış, zulüm dolu koca bir ömür geçirecektir. Halbuki çekeceği sıkıntı maksimum bir aydır. Öyle ki diyetinin ikinci ayına geldiğinde kendisindeki büyük değişimi fark edip eski halini tokatlamak isteyecek ve “Keşke bu kadar basit bir şeyi 15 yıl önce akıl edebilseydim.” diyecektir.

Görüldüğü gibi ilk adım çaresizce hayatı düzeltmek yerine düşüşün hızını kesmektir. Paçanıza yapışmış ağırlıklar varken, disiplin gibi olgularla uğraşmak verimsizdir. İlk etapta gerçek sorunun farkına varmak gerekir.

(bkz: Gerçek Sorunu Nasıl Fark Ederim?)

Tüm bu süreçte yapılacak şey basittir. Kötü alışkanlığı iyisiyle değiştirmek. Kola, cips ve oyun üçlüsünün yerine koyulacak tonlarca yararlı aktivitenin olduğunu anlamak gerekir. Yol hep bellidir: Kötü alışkanlığı iyisiyle değiştir ve yeni hobine alış. Bunu yapana kadar da disiplinli ol. Hepsi bu kadar. Gerisini zaman halleder zaten. Sonuçta 15 yıl vücutta biriken yağlar bir haftada erimez. Bu söylediğim her şey için geçerli.

Olmak İstediğin Kişiyi Taklit Et

Sağda solda dönen şu tarz muhabbetlere belki siz de dahil oldunuz. Bir adam vardır ve çok zengindir. Ama bu adam, hayatı yaşamayı bilmiyordur. Halbuki o adamdaki servet bu muhabbeti açan arkadaşta olacak, o paraları ne de güzel yerdi. Fakat, gel gör ki şu zengin adamın yaptığına bak. O kadar parası var ama yemeyi bilmiyor. Hala aynı gösterişsiz kıyafetleri kuşanıp, aynı kalorisiz yemekleri yiyor.

Peki sağa sola laf yetiştiren bu dedikoducu arkadaşa soralım: Eski alışkanlıklarını sürdürerek o zengin adamın yaşadığı hayata adapte olabilir misin?

Dedikoducu arkadaş bilmez ki o zengin adam, bir zamanlar onun gibi biriydi.
Dedikoducu arkadaş bilmez ki o zengin adam, o servete ulaşabilmek için hayatını değiştirmek zorunda kaldı.
Dedikoducu arkadaş bilmez ki o zengin adam, parayla gelen ilkel zevklerden tamamen arındı.
Dedikoducu arkadaş bilmez ki o zengin adam, tüm servetini basit zevklerine borçlu.

Evet, dedikoducu arkadaş bunları bilmez! Sadece konuşur. Çünkü o, zalımlardandır…

Gördüğün gibi ne yapıp yapıp eski alışkanlıklarından vazgeçmek zorundasın. Ancak o zaman farklı bir yaşama kavuşabilirsin. Nasıl bir hayatın olsun istiyorsun? Zengin mi? Sağlıklı mı? Eğlenceli mi? O zaman o hayatları yaşayan insanları örnek al.

Yapacağın en büyük aptallık, o dedikoducu arkadaş gibi olmandır. Hayatını değiştirecek insanlar gözünün önündeyken onlarla alay etmendir. Sen sakın öyle olma. Büyük adamların alışkanlıklarını gözlemleyip onları taklit etmeye çalış.

Kapağı açık buz dolabı karanlık mutfağı aydınlatıyor.

Dünya şampiyonu bir fitness’çının vücuduna mı sahip olmak istiyorsun? Böyle bir adamın muhakkak YouTube kanalı da vardır. Takip et. Denk gelir de adamın buzdolabını görürsen o kareyi durdurup incele. Bak bakalım dolabı seninki gibi mi? Rafa istiflenmiş dört adet kola şişesi görebilecek misin? Sudan başka içecek yok değil mi? O zaman senin de buzdolabının rafı öyle olmalı. Evet, bu fedakarlığı öğrenmelisin.

Bir süre sonra sen de o adam gibi olacaksın. Kola denen şeyi, güzel soğuk bir içecek gibi göremeyeceksin. Senin için kola, sana kilo aldırıp hormonlarını bozan, bol şekerli meyan kökü suyu olacak. Herkes yanında lıkır lıkır kola dikerken, sen şekersiz limonlu suyunu yudumlayacaksın. Sabah altıda koşuya çıktığını anlattığında senin için üzülecekler. Buna nasıl katlandığını merak edecekler. Hoşuna gittiğini söylediğinde ise sana tip tip bakacaklar.

Yeterince uzaylı muamelesi gördüysen tebrikler. Kulübe hoşgeldin! Artık sen de bizden birisin.