Cahil İnsanlar Yüzünden Ülkeyi Terk Etmek Doğru mu? (3/4)

Avrupa’yı Cennet Sanmak

Bilirsiniz bazı kesimler tarafından Avrupa ve Amerika her zaman cennet kabul edilir. Özellikle Avrupa. Sonuçta çocukluğumuzdan bu güne kadar onların filmleriyle büyüdük. Gansta rapinden ara sokağının grafitisine kadar her şeylerine özendik. En sevdiğimiz film yıldızlarının metrodaki sahneleri halen gözümüzün önünde ama bilmiyoruz ki o metro b.k kokuyor. Evet, New York metrosunun kanalizasyon üzerine kurulduğunu ilk öğrendiğimde, tüm o romantizm silindi gitti. Bunları niye anlatıyorum? Çünkü, profesyonel bir ergen olduğum için gençlerin de böyle şeylere gözü kapalı inandığını biliyorum.

Ayaklanmayı bastırmak için hazırlanan polis kuvvetleri.

Bu anlattığım sadece moral bozan küçük detaylar. Bunun daha eğitim sistemi, sağlık sistemi, güvenliği ve denklik işlemleri var. Orada yaşayacağınız kültür uyumsuzluğunu ve sosyal çatışmaları saymıyorum bile. Kırmızı ışıkta geçtiğiniz için trafik cezası yediniz mi hiç? Hayır, arabayla değil. Yayan geçerken… Bunlara alışabilmeniz için sizi sancılı bir süreç bekliyor. Orta Doğu’nun barbar toplumundan kurtuldum diye sevinirken halis muhlis Orta Doğulu olduğunuzu anlayacaksınız. Bu gerçeklik devamlı suratınıza çarpılacak. Bir çoğunuzun hâlâ Türk arkadaşları olacak ve Türk mahallelerinde yaşayacaksınız. Özetle kaçacaksınız ama Türkiye’de sizinle gelecek. Bunları da göz önünde bulundurun ki üzülmeyin.

Ülkeyi Terk Etmek Neden Çözüm Değil?

  • Önce şunu kabul edelim; biz her ne kadar kendimize “Beyaz Türk” deyip elitlik yapsak da yurt dışındayken ikinci sınıf bir Orta Doğulu olmaktan kurtulamayacağız.
  • Cahil ve aptal insanlardan kurtuldum diye sevineceksiniz ama kendinizi başka bir cahil aptalın kollarına atacaksınız.  80 IQ’lu insanlardan tiksinip 100 IQ biriyle evlenmek ne derece mantıklı? Yine aynı çizilmiş hayatı yaşayacaksınız. Nikahınızda imam yerine papaz göreceksiniz. Elektro bağlama yerine kilise orgu duyacaksınız. Ama yaşadığınız şey yine aynı, yine aynı…
  • İlk büyük şokunuzu yanınızdan geçen bir kadın yaşatacak. Bağıra bağıra telefonla konuşuyor olacak. Erkeklerin ilgisinden dert yanarken ki konuşmasını çok net anlayacaksınız. Çünkü konuştuğu dil Türkçe olacak. (Kezbanlardan kaçış yok.)
  • İkinci büyük şokunuzu ellerinde “Şeriat özgürlüktür!” pankartlarıyla dolaşan kara çarşaflı kadınlar yaşatacak. Ara ara Paris’te olduğunuzu unutup İstoç Sanayi Sitesine ışınlanacaksınız.
  • Şunu kesinlikle unutmayın, oraya adım attığınız anda o beğenmediğiniz kara çarşaflı insanlar da göçmen, siz de. Oldu da beğenmediğiniz o insanları Avrupa’dan atmaya kalktılar, siz de tıpış tıpış buraya döneceksiniz.
  • Üçüncü şok sağlık sistemi. Burada alışılagelmiş ilaç satışlarını unutun. Bonibon gibi aldığınız antibiyotikleri orada bulamayacaksınız. Evet, gittiğiniz ülke size güzel paralar kazandırıyor ama hastalandığınızda da bir o kadarını geri alıyor. İlaç fiyatlarını ve muayene ücretlerini bir araştırın.