Sürekli Dalga Geçen Tipler Nasıl Susturulur? (2/2)

Kötü Niyetli Şakacının Özellikleri

İki tane genç kız bir arabanın bagaj kapağına yatmış sohbet ediyorlar.

Öncelikle bu tipler neye benzer? Nasıl hareket ederler? Çevrelerindeki insanlara ne tür akıl oyunları yaparlar? Bunu inceleyelim:

  • Tipik bir alaycıyı yaratan temel olgu aşağılık kompleksidir. Sorun bizim değil onun eksiklikleridir.
    (bkz: Aşağılık Kompleksi)
  • Alaycı biri, kendi eksiklerini şakalarla perdeleyen bir illüzyonist gibidir.
  • Bir şeyleri beğendiğini veya takdir ettiğini görmeniz mümkün değildir.
  • En ciddi durumları ciddiyetsizleştirir, en gurur verici anları itibarsızlaştırır.
  • Samimi görünen muhabbetleri sadece ağzınızı aramak için yapar. Ve tabii ki de öğrendiklerini size karşı kullanır.
    (örn: Yalnız olduğunuzu öğrendiğinde sevgilisiyle nasıl sevişeceğinin şakasını yaparak ortamdan ayrılır.)
  • Profesyonel bir alaycı, şakalarını hep ortaya atar. Ortamdaki birinden tepki alırsa tepkiyi veren komik duruma düşer.
  • Tepki aldığında ise savunması hazırdır: “O sadece şaka yapıyordur.”
  • Bazısı vardır, o kadar dalga geçmesine rağmen köşeye sıkıştırıldığında veya mental yenilgi aldığında işi zorbalığa döker. Bunu yaparken de gram utanmaz.
    (Bana “Ne tür insanlardan uzak durmalıyız?” diye soracak olsaydınız “İşte bu tür insanlardan!” derdim. Neyse ki böyleleri liseden sonra hiç var olmamış gibi ortadan kayboluyor. Şöyle bir ağız tadıyla kavga edeyim deseniz bile rastlaşamıyorsunuz.)

Buradan şunu anlıyoruz: Alaycı insan, aslında en alay edilesi kişidir. Amacı yaptığı küçük akıl oyunlarıyla hedef şaşırtmaktır. Sır gibi sakladığı kusurlarıyla yüzleşme cesareti yoktur. Bu yüzden savunmanın en iyi yoluna yani saldırmaya odaklanır. Böylece en zayıf gördüğü kişiyi gözüne kestirir.

Kendisinin en zayıf noktası ise samimi, sakin ve kendiyle barışık insanlardır. Yüzlerce kişi içerisinden rastlayacağı o tek insan, onu kolayca ifşalayabilir. Bu yüzden ondan korunmak için çevresini NPC‘lerle doldurur. En az kendisi kadar kalitesiz bir koyun sürüsünü çevresinde barındırır ki zarar görmesin.
(Şu NPC’ler de hayatımıza yeni girmiyor. Hani her espriye “Ooo!” çekip alkışlayan bir güruh var ya. Onlar aslında hep varlardı. Sadece isim bulmamız biraz zaman aldı.)

*NPC: Hiçbir şekilde uzlaşılamayan ve iletişim girişimlerine ezbere sloganlarla yanıt veren sol güruhu eleştirmek için tasarlanmış paint tabanlı bir mem’dir. Adını, non playable character’in kısaltmasından alır. Bu bilgisayar oyunu karakterleri, sadece onlar için kodlanmış diyalogları tekrar ederler. Örneğin; bir silah satıcısı veya kapıda bekleyen muhafızlar.

 

Sürekli Dalga Geçen Tipleri Susturma Taktikleri

Aslında taktikler yerine taktiği demek daha uygun olur. Çünkü bu duruma kavgasız, gürültüsüz son verebilmenin tek bir yöntemi vardır. Diğer yöntemler oldukça riskli olup gereksiz yere düşman edinmeye ve içinden çıkılamayacak bir kan davasına sebep olabilir.

Bahsettiğim bu yöntemin adı: Gül, Onayla ve Abart. Hazırlık aşamasından uygulanışına doğru adımları şöyle:

  • İlk etapta kendinizi ciddiye almamayı öğrenin. Aniden sinirlenip savunmaya geçmek yapılabilecek en büyük hatadır. Sinirlendiğinizde derin bir nefes alın ve rahatlayın. Duygularınıza hakim olmaya çalışın. (Duygusallığı bırakmanız sadece burada değil, her alanda işinize yarar.)
    (bkz: Gama Erkek)
  • Aklınızda hep şu örnek olsun: İnternette ünlü olup da alay konusu edilmeyecek kaç insan vardır? Cevap: Hiç kimse. En karizmatik Hollywood starları bile incellerden nasibini alılar. Yani kusursuz dahi olsanız alay edilip caps yapılacak bir özelliğiniz mutlaka bulunur. Bunu baştan kabullenin.
    (bkz: Incel Nedir?)
    (bkz: Dış Görünüşü Kafaya Takmak)
  • Sinirinizi yatıştırdıktan sonra üzerinize gelen alaycı esprileri gülümseyerek onaylayın.
  • Daha önce çok fazla oltaya gelip savunmaya geçtiyseniz durumu tersine çevirmeniz bir hayli zaman alacaktır. Başınızdaki zorba, kıllanmaya başlayıp daha çok üzerinize çullanabilir. Çünkü biricik soytarısı elinden kaçıyordur. Bunu fark ettiğinde panikler ve elindeki tüm kartlarla saldırıya geçer.
  • İşte tam da bu noktada hangi elin üstün geleceğine duygularınız karar verir. Eğer yaptığı her şakayı onaylayıp üstüne bir de abartırsanız önünüze attığı kartlar etkisiz hale gelecektir. Bu yüzden o alay ettikçe gülün, hatta onu onaylayın ve gerekirse şakayı abartın.
  • Bunları yaptınız diye tabii ki de hemencecik yakanızdan düşmeyecek. Her defasında şakasını savuşturduğunuzu görene dek sizinle uğraşmaya devam edecektir. Unutmayın; bu sadece basit bir şakalaşmadan ibaret değil, bu bir hiyerarşi savaşı.
  • Bu taktiği kusursuz bir şekilde uygulamaya devam ettiğinizde bazen hiç tahmin edilemeyecek sonuçlarla da karşılaşabilirsiniz. Örneğin, en dişli zorbanız birden bire sıkı fıkı dost kesilebilir. Çünkü mental olarak sarsılmaz biri olmanız onun da yararınadır. Bilinç altına “sizinle dost olursa daha güvende olacağı” sinyalleri iletilir.
  • Bonus: Üzerinize yapışan lakaplarla barışın. Size “ayı” mı diyorlar? Artık siz bir ayısınız. Bitti! Hatta sosyaldeki nickname’inizi de “ayı” olarak değiştirin. Evet, çoğunuz buna bir anlam veremeyecek biliyorum. Kolay değil. Bunun anlamını idrak edebilmem benim de 20 yılımı almıştı. (Böylesi ileri gitmek o kadar gerekli değil, herkesin harcı da değil. Zaten bu maddeyi illa uygulayın diye söylemedim. Aklınızda bulunsun sadece.)

Not: Bu taktikler, zihinsel gelişimini tamamlamamış çoluk çocuğa karşı etkisiz kalabilir. Maalesef lise bitene kadar el kol şakalarına sabredeceksiniz ya da Adnan‘ı çağıracaksınız.

Biri kız dört çocuk toplanmış nehri izliyorlar.

Hiç unutmam. Askeriyenin kafeteryasında gelene geçene laf sokan garip bir kantincimiz vardı. Bir gün bana “Emre, sen çok iyi birisin lan. Buraya her gelene lafı döşüyorum. Kimse senin gibi cevaplar vermiyor. Hemen atarlanıyolar.” demişti. O da bu tekniği bilen sayılı insanlardandı ama bunu sırf can sıkıntısını gidermek için kullanıyordu. Hem de tüm bölüğü kendine düşman etme pahasına.

Buradaki anlamamız gereken nokta şu: Bu insanlar hep olacak. Bu doğal bir savaş. Buradaki temel amaç onları yok etmek değil, onların arasında barınabilir hale gelmek. Hem de acı çekmeden, hatta eğlenerek.

Unutmayın, var olma mücadelesi sadece kaslarla yapılmaz. Kainatın en güçlü insanı dahi olsanız kaslarınızın hiçbir işe yaramadığı anlar olacaktır. He-Man de böyle bir durumda kalmıştı.