Bir kickbox'çu kum torbasını tepesinden yakalamış tekmeliyor.

Disiplinli olmak, en yanlış yorumladığımız olgulardan biridir. Bu davranışı, büyük bir meziyet zannederiz. Bunun yan etkilerini de sürekli çekeriz. Öyle ki disiplinli insanlarla alay ettiğimiz bile olur. Çünkü onlar gibi olmayı göze alamayız. Halbuki disiplinli olmak, zor bir şey değildir. Övülesi de değildir. Olması gerekendir. Çünkü disiplinli olmak, insanı hayvandan ayıran en temel davranış setlerinden biridir.

Evet, günümüz dünyası (2020), olması gerekenlerin meziyet sayıldığı bir yer haline geldiğinden, disiplinli olmak bir yetenekmiş gibi algılanır. Başarılı birini gördüğümüzde onu disiplinli oluşuyla takdir ederiz. Sonra diğer iyi özelliklerini sıralarız. Çünkü o insanın büyük fedakarlıklara katlandığını düşünürüz. Fakat, bu çıkarım kocaman bir yanılgıdır.

— Bak kanka, o adam var ya, haftada en az bir kitap bitiriyor. Bir zahmet kazansın o kadar parayı. Değil mi? Hak ediyor adam.
— Aynen kanka! O kadar çalışmaya rağmen spor salonundan da çıkmıyor. Çile çekiyor adam. Herif disiplinli…

Tamam, insanların başarılarını kabullenip onları övmek güzel bir şeydir, ama buradaki yanlış noktayı da görmezden gelemeyiz. Evet, “çile çekme” kısmı.

Disiplin konusundaki en büyük mit, iyi alışkanlık sahiplerinin çile çektiği inancıdır. Bu gerçek değildir. Çünkü acı çekmek sürdürülebilir bir yol değildir. Sonuçta hiç kimse sürekli fedakarlık yapıp eziyet çektiği bir hayatı devam ettirmez.

Fitness salonunda bir adam dambıl seçiyor.

Her sabah koşu yapan, eve döndüğünde ağırlık kaldıran, özenle kahvaltısını hazırlayıp iş planı çıkaran bir adam, bunları yaptığı için çile çektiğini düşünmez. Sadece dışarıdan bakanlar, onun çile çektiğini zannederler. Bu yüzden, asla onun gibi olamayacaklarını düşünürler. Yer yer onu aşağılar, hatta onun için üzülürler. Çünkü o adamın günlük rutinini daha izlerlerken yorulurlar. “İzlemesi böyleyse, çektiği çile nicedir.” derler. Ama o adamın çektiği çileyle, bu çilelerin karşılığını teraziye koyamazlar. Çünkü onların gözünde çile, her zaman çok daha ağır basacak ve teraziyi devirecektir.

Olaya dışarıdan bakanlar için tüm bu uğraş, bir iki tane kadına şekil yapmak içindir. Çünkü onların vizyonu budur. Daha çok yemek, daha çok seks ve bir o kadar pırıltılı eşyalar… Onlar, her şeyi konfor üzerinden değerlendirdikleri için disiplin ve düzen kavramlarından oldukça uzaktırlar. Halbuki uzaktan imrendikleri o başarılı, fit ve çekici insanlar disiplinli falan değillerdir. Çile de çekmezler. Sadece emeklerini doğru yerlere harcarlar.

Bu insanlar, gerçekte var olmayan bir tane pırıltılı kılıç için 600 tane mob kesmezler. Onun yerine sabah altıda koşularını yaparlar. Bir tane cevap alabilmek için 100 tane kıza mesaj atmazlar. Onun yerine, davranış psikolojisi ile ilgili kitaplar okurlar. Görüldüğü gibi aslında herkes bir şeyler için emek sarf eder. Önemli olan bu emeğin nereye harcandığıdır. Sonuçta 120GB’lık porno koleksiyonunu düzenlemeye çalışmak da bir emektir, koşu bandında ter dökmek de.

Disiplin Nedir?

Disiplinli olmak, disipline yabancı olanlar için çileli bir yaşam tarzıdır. Halbuki disiplin, başarıya giden yolda kullanılan bir yakıttan ibarettir. Kısa süreli ama etkili bir yakıt. Tıpkı uzay araçlarını iten modüller gibi. Bilirsiniz, uzay aracını yörüngeye kadar ittikten sonra işleri biter ve yerlerine dönerler. Artık onlara ihtiyaç kalmaz. Disiplin de tıpkı böyle bir şeydir.

Space X projesinde uzaya ilk defa astronot yollanırken, roket ateşlenmiş.

Örneğin, her gün kitap okumak isteyen birini ele alalım. Eğer bu kişi kitaplara yabancı biriyse, ilk bir hafta düzenli kitap okumak ona zor gelecektir. Çünkü okuma eyleminin normalleşme süreci, en az iki haftayı bulacaktır. Aradan iki ay geçtiğinde ise kitapları, yeni birer eğlence aracı olarak algılayacak ve kitap okumayı kendi iradesiyle isteyecektir, görev icabı değil. Böylece yeni alışkanlığı yörüngesine oturmuş olacak ve ekstra itiş gücüne ihtiyacı kalmayacaktır.

Disiplinli olmak için bunu bilmek önemli ama tek başına yeterli değil. Şöyle ki: