Bir gezenin üzerine yağan asteroitler. Motivasyon ve hayalleri simgeliyor.

Hayaller, uzay boşluğunda savrulan gök taşları gibidirler. Bazısı yıkıcı boyutta, bazısıysa fark edilemeyecek kadar küçüktür. Hayallerin gerçekleşmesi, bu asteroitlerin yeryüzüne düşmesi gibidir. İhtimal, her zaman düşüktür. Çünkü bir asteroit atmosfere girdiğinde, büyük bir dirençle karşılaşır. Tıpkı hayallerimizi anlattığımız insanların göstereceği direnç gibi.

Nasıl ki atmosfere hızla yaklaşan bir asteroit, durağan hava molekülleri ile savaş veriyorsa, hayallerimiz de durağan insanlarla savaş verir. Bu en temel fizik kanunudur. Kahvenizi yudumlarken elinizde tuttuğunuz fincan bile yerinden kalkmamak için direnç gösterir. Hal böyleyken, evde müzik yaparak para kazanacağınızı babanıza söylediğinizde, onun göstereceği direnci siz hayal edin.

Dünyaya yaklaşan bir asteroit. Buradaki asteroit motivasyon ile güç alan bir hayali temsil ediyor.

Babanız mı üstün gelecek, siz mi? Burada kimin üstün geleceğini motivasyon belirler. Çünkü hayallere ivme kazandırıp jet hızıyla atmosfere sokan çekim gücü motivasyondur.

Evet, çevremizin hayallerimizi aşındırdığı aşikar. O halde bu aşındırıcıları daha yakından tanımak gerek. Onları iyi tanıyalım ki hayallerimizi yok eden sürtünme kuvvetini en aza indirgeyebilelim. Peki, kimlerdir bu aşındırıcılar?

Aşındırıcıların başını aile çekiyor. Sonrasında akrabalar, arkadaşlar ve medya geliyor.

Bitmeyen Aile Beklentileri

Evet, aile iyidir hoştur ama onlar gibi olmanız şartıyla. Aksi olmaya diretirseniz, yıldırma politikalarını yürürlüğe sokacaklardır. İnternetinizi kısıtlamaktan, akşam sigorta indirmeye kadar geniş bir yıldırma politikasından bahsediyorum. Büyüdüğünüzde de bu seyir farklı yollardan devam edecektir. Bu sebeple en güçlü motivasyon kırıcı etken ailedir.

Diyelim ki 25 yaşına geldiniz. Belli başlı işlere gir-çık yaptınız. Deneyim kazandınız ve kendi işinizi kurmaya karar verdiniz. Durum yine değişmez. Yapmak istediğiniz girişim fikri her neyse, onların hiç anlamadığı bir alan olacaktır. Çünkü onlar, 1980 yılından kalma kırmızı yaka mesleklere aşinadırlar. Anlattığınız projeyi dinlerken uzaylı lisanı dinliyormuş gibi bakacaklardır. Yaşadıkları bilinmezliğin yüzlerine yansıyışını, yaydıkları korku ve endişe sinyallerini bir hayal edin. Evet, bu sinyallerden siz de nasibinizi alacaksınız. Onlar için durum gerçekten de korkunçtur. 25 yıl bakıp büyüttükleri biricik çocukları halen boş işlerle uğraşıyordur.

Bilgisayar başındaki çocuk pis pis gülümsüyor. Çilekli süt dolu biberonunu da yanına almış.

Bu durum, ne yazık ki uzun bir süre devam eder ta ki siz evin faturalarını ödemeye başlayana kadar. İşte o zaman ne kadar ciddi olduğunuzu anlayıp susacaklardır. Bu evreye kadar onlardan saygı beklemeyin. Üzülürsünüz… Şimdilik işlerinize köstek olmaya devam edeceklerdir. Her ne kadar iyiliğinizi isteseler de… Olur olmadık her iş ilanını, yarışmayı ve sınavı elinize geçen son fırsatmış gibi önünüze süreceklerdir. Özellikle anneniz bu konuda master yapmıştır.

Yazın aniden klimacı olmanızı ister. Çünkü klima bakımına gelen eleman, iki vana değiştirerek çok para kazanmıştır. Kışın da aniden kombici olmanızı ister. Çünkü kombi bakımına gelen eleman, iki vana değiştirerek çok para kazanmıştır. Sizin de onlar gibi “iki vana değiştirerek” çok para kazanmanızı ister. Lakin gördüğü manzara, başarının son halkasıdır. O adamların o raddeye gelebilmek için ne gibi zorluklar yaşadığını bilmez. Emek, zaman ve değer denkleminden haberi yoktur.

(bkz: Başarı Hikayelerinin Görünmeyen Yüzü)

Neden böyle? Çünkü çok azımızın annesi kendi işini başlatmış bir girişimcidir. Plan çıkarmayı, çıkarılan planı zamana yaymayı ve o planı uygularken yaşanan sorunlarla göre manevra yapmayı bilmezler. Aslında derdi sizi sinir etmek değildir. Yavru kuşu aç kalacak diye endişelidir ve bu endişesini size aktarır. Tüm bu hengamenin yanında bir de bunu göğüslemek zorunda kalırsınız.