Motivasyon Nasıl Korunur? (3/3)

Uzlaşman Gereken Nihai Düşman

Elinde levye olan bir adam sülieti, farları açık arabasını durdurmuş, üzerimize doğru geliyor.

Evet, hepimizin içinde bizi sorgulayan karanlık bir kişilik vardır. Zaman zaman bize öyle şeyler söyler ki konuşmasıyla uzayı büken halamızdan bile daha büyük hasarlar verebilir. Çünkü o diğer aşındırıcılardan farklıdır. Çevremizde gördüğümüz maymundan hallice yaratıklara göre çok daha zekidir. Aynı zamanda bizi çok iyi tanır, sanki aynanın diğer tarafındaki benliğimiz gibi. Sonuçta o bizizdir.

Duruma iyi yönünden bakacak olursak, gerçekleri en net ve doğru biçimde bize aktaran kişi, karanlık benliğimizdir. Lafı hiç dolandırmaz. Yanlışımızı görünce pat diye söyleyiverir. Saptığımız yanlış yoldan döndürme konusunda üstün bir yeteneği vardır. Yanlış yol demişken, şöyle:

Evet, dakikalardır “Bizi şöyle anlayamıyorlar! Böyle dinlemiyorlar! Şöyle maymunlar!” diye ona-buna ok atıp durduk. Sanki tüm dünya aptal, bir biz akıllıyız. Peki hiç düşündük mü? Ya gerçekten onlar haklıysa?

Aslında çoğu zaman çevremizdekiler haklıdırlar. Çünkü hayallerin ucu bucağı yoktur. Tıpkı şu asteroit örneğindeki gibi. Sonuçta Tokat’da yaşayan bir delikanlının Lady Gaga gibi olmak istemesi de bir hayaldir. Peki bu hayal ne derecede gerçekleştirilebilir?

Siyah bir duvara asılmış işlemeli şık bir yüz aynası.

Zaten bu tür hayaller kolaylıkla rafa kalkar. Çünkü aynada gördüğümüz karanlık benliğimiz avantajlı durumdadır. Sesi gür çıkar. Çünkü bu tür bir hayali yapamayacağımız konusunda haklıdır. Somut gerekçelerle bizi bu hayalden vazgeçirtir.

Sürekli onunla tartışır halde olmak aslında iyidir. Ortada çözülmesi gereken bir problem olduğunun göstergesidir.

— Peki en mantıklısı hangisi? Onun her söylediğini dinlemek mi?
— Hayır.

İkisini de abartmak kötüdür. En kesin çözüm orta yolu bulup uzlaşmaya gitmektir. Onu susturmayın. Bilginizle onu köşeye sıkıştırın. O her şeyi bilemez. Çünkü siz de her şeyi bilmiyorsunuz.

Örneğin, kilonuz konusunda bir tartışmaya girdiniz. Size iğrenç bir şişko olduğunuzu söyleyebilir. Bu onun yüzde yüz haklı olduğu anlamına gelmez. Asıl doğru cevabı tartı, ayna ve mezura verir. Bunu ona söylediğinizde, “Ama şu kişinin kilosu şu kadar. Senden zayıf.” diyorsa saçmalıyor demektir. Sonuçta hesap kitap bellidir. Yağ oranınız ve vücut ölçüleriniz normalse fitsinizdir.

— Peki ya tam tersiyse?

Evet, bu sefer o haklıdır. Çünkü aynaya baktığımızda gördüğümüz manzara bellidir. Gerçekten de şişmanızdır. Ama demin de söylediğim gibi: O, bir yere kadar haklıdır. Sürekli onu dinlerseniz, sizi vitaminsiz bir çubuğa çevirene kadar durmayacaktır. Hiç dinlemediğiniz zaman da “Kendimi olumluyorum.” derken kalp krizinden gidersiniz. Özetle: Ona sahici verilerle gidin ve uzlaşın.

Kötü bir şekilde bakan kanatlı bir iblis.

Ne yapmanız gerektiğini bilseniz dahi karanlık benliğiniz kolaylıkla kontrolden çıkabilir. Çünkü gücü ele geçirebilmek için en zayıf anınızı kollar. Kendinizi ne kadar işe kaptırır ve yıpratırsanız, gardınızı da o kadar indirmiş olursunuz. Tükenmişlik hissine tamamen teslim olduğunuzda ise karanlık benliğiniz kontrolü ele alır ve ilk vuruşunu yapar.

“Bak o kadar çalışıyorsun. Yorgun, uykusuz bazen de aç kaldın. Peki ne değişti? Ne başardın? Hiçbir şey!”

Sizinle alay eden insanları her ne kadar umursamasanız da karanlık benliğiniz onlardan çok şey öğrenir. Yeni eksikliklerinizi öğrenmek için de can atar. Güçsüz düştüğünüzde ise sizinle onlar gibi alay eder. Bunun olmaması için sağlığımıza dikkat etmemiz gerekir.

Evet, motivasyon koruma konusunda en büyük düşmanımız aynadaki adamdır. Her ne kadar boomer dayılardan kaçsak da vasıfsız arkadaşlara mesafe koysak da kendimizden kaçamayız.

Beyin Yıkama Girişimlerinden Nasıl Korunabilirim?

Aile, akrabalar, arkadaşlar ve medya… Her biri tek başına birer motivasyon katilidir. Neyse ki onları artık pek sallamıyoruz. Algılarımızı onlar için kapattık. Onlardan gizlenme konusunda bir ninja kadar çeviğiz. Misafirliklerde mutfakta duran pasta tabağını hiç görünmeden yürütebiliyoruz. Kaçmak, saklanmak ve gizlenmek hayatımızın bir parçası oldu. Peki motivasyon koruma amacıyla aldığımız bu önlemler tek başına yeterli mi? Değil.

Bunun yanında sağlığınıza da önem vermelisiniz. Çünkü bu dünya bizim gibileri eritip yok etmeye programlıdır. O yüzden fiziksel etkenlere de yoğunlaşmak gerekir. Düzenli uyumuyorsanız, dengesiz besleniyorsanız, alkol, sigara ve mastürbasyon bağımlılığınız varsa, motivasyon denen şeyi unutun gitsin. Çünkü bunlara devam ettiğiniz sürece akıl sağlığınız bile risk altındadır. İlk önce bu tür kötü alışkanlıklarınızı düzeltmelisiniz. İyi uyuyun, sağlıklı beslenin, ağırlık kaldırın, kardiyo yapın, alkolü ve sigarayı hayatınızdan çıkarın.

Güzel bir dağ yolunda sabah sporu yapan adamlar.

Bir işte motivasyon sağlamak için ikinci önemli husus, bazı mitleri kafadan silmektir. Bu mitlerin en büyüğü çok çalışmanın çok kazandıracağı mitidir. Hayır! Çok çalışmak çok kazandırmaz. Ayrıca çok çalışıp yorgun düşmek ulvi bir şey değildir. Planlı programlı çalışmayı öğrenin. Uzun uzun çalışıp işi ameleliğe vurmak yerine, planlarınıza fazlaca vakit ayırın. İşi önce kağıt üzerinde halledin. Kağıt üzerinde bitmeyen iş reelde hiç bitmez. Buna dikkat ederseniz abartılı mesailere maruz kalmazsınız. Çok çalışarak yorgun düşerseniz sadece yorulduğunuzla kalırsınız. “Çok çalışkanım.” diye kendinizi avuturken karanlık benliğiniz, yanı başınızda bitiverir. Motivasyon diye bir şey bırakmaz.

Motivasyon için üçüncü kural ara vermeyi bilmektir. Evet, bazen çalışmamak da çalışmaktır. Kendinize arada bir değil, düzenli vakit ayırın. Oyun oynayın, film izleyin, kitap okuyun, arkadaşlarınızla buluşun. Ne istiyorsanız! Fakat birini diğerinden fazla yapmamaya çalışın. Evet, bu zordur. Özellikle oyunlar bir anda tüm bunların yerini alabilir.

Bir diğer motivasyon kuralı da hayalleri dinç tutmaktır. Basit gibi görünse de aslında zor bir uygulamadır. Çünkü insan zihni unutmaya mahkumdur. Yeterli zaman tanırsanız her şeyi unutur, hayalleri bile. Bunun olmaması için hayallerinizi hayatınızın bir parçası haline getirin. Bunun en kestirme yolu, ortak bir hayali paylaştığınız insanlarla takılmanızdır.

Hep Birlikte Koşan Arkadaşlar

Tüm bunların yanında, her sabah hayallerinizi kendinize hatırlatın. Yoksa hayaliniz gelip geçici mastürbasyon fantezilerinden öteye gidemez. Sık sık amacınızı unutur ve bocalarsınız. Yerinde sayma hissinin en büyük sebeplerinden biri de budur.

Olabilir, belki çevrenizde hiç sizin gibi birileri yok. Kaliteli arkadaş çevresi oluşturamayabilirsiniz, ama elininizin altında internet var. O tür insanlarla internetten tanışın. Artık rock yıldızlarıyla mesajlaşmak için zarf yalamak zorunda olmadığımız bir dünyada yaşıyoruz. Her şeyi geçtim, YouTube var. Evet, burada sadece slime yapılıp makatta torpil patlatılmıyor. Çok sayıda yararlı kanal da var. Sizin gibi insanların YouTube kanallarını takip edebilirsiniz. Bunu mutlaka yapın. Başarmak istediğiniz şey her ne ise, onunla ilgili videolar izleyin. Bu sadece motivasyon arttırmayı sağlamaz bilgiyi de özümsetir.

Sadece eğitim videoları izleyerek nişancılık öğrendiğimi hatırlarım. Uygulama sınavında tüm hedefleri kafadan vurduğumda, babam ve yanındaki eğitmenlerin şaşkın bakışlarını hiç unutmam.

Motivasyonu dinç tutma tekniklerinden biri de hayallere ters mühendislik yapmaktır. Örneğin, zengin olmak gibi bir hayalimiz var. O seviyeye nasıl geleceğinizi adım adım düşünün. Baba ocağından lüks villaya ulaşana kadar geçen süreci tek tek analiz edin. Böylece o isteğe giden yolun neresindesiniz görürsünüz. Bir sonraki adımı da böylece bilirsiniz ve belirsizlik hali ortadan kalkar. “Zengin olacağım ama nasıl?” soruları azalmaya başlar.

— La sen zengin misin de böyle gonuşuyon?
— En azından zenginliğe giden yolun neresinde olduğumu biliyorum.

Ve son olarak, kendinize örnek alabileceğiniz bir mentor bulun. Onu burada uzatmayacağım. Bir mentoru nasıl bulacağınızı detaylı anlatmıştık.

(bkz: Mentor Nedir?)

Hayat böyle işte. Kırk yılın başı bir iş yapmaya kalkarsınız ama çevreniz buna izin vermez. Hayallerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız bu durumun üstesinden gelmek zorundasınız. Böylece çevrenizdekilerin etkisine kapılarak işleri aceleye getirmezsiniz. Diğer türlü durum tam bir felakettir.

Ait olmadığınızı bildiğiniz ortamlarda, nereye gittiği belli olmayan yollarda savrulup durursunuz. Tıpkı yanlış gemiye bindiğinizi yarı yolda fark etmeniz gibi. Durumu anladığınızda ise artık her şey için çok geçtir.