Bir masanın üzerinde iki adet kırmızı telli dosya duruyor.

Alfa, beta, omega gibi hiyerarşik kavramları son günlerde sıkça duymaya başladık. Öyle ki kullanımları gündelik hayatımıza dahi girdi. Bunun da başlıca sebebi, iki tane Kırmızı Hap PDF’i ile aydınlandığını düşünen ergenler.

(bkz: Kırmızı Hap Nedir?)

Bu arkadaşlar sağ olsun, artık birbirimizi “alfa” diye övüp “beta” diye yerebiliyoruz. Hal böyle olunca; “alfa olma” furyasıyla başlayan bu büyük yarış, her kesimden insanın dikkatini çekiyor.

Bu yarıştakilerin ekstrem donanımsızlığı ise yığınla tepki almalarına neden oluyor. Çünkü muhalif kesime göre bu kavramların tamamı birer safsatadan ibaret. “Alfa-beta” diye konuşan ergenleri gördükleri anda kum torbasına çeviriyorlar. Ama ne yazık ki kendileri de bahsi geçen ergenler kadar sığ ve donanımsızlar. Önlerinde duran iki koca bariyeri görmezden geliyorlar. Bunlardan biri evrimsel psikoloji, diğeri de davranış genetiği.

(bkz: Evrimsel Psikoloji Nedir?)
(bkz: Davranış Genetiği Nedir?)

Bunları görmezden gelme sebeplerini de az çok anlıyoruz. Sonuçta körü körüne inandıkları ideolojik takıntıları var ve her seferinde paçalarına yapışıyor. Bilim, onlara “İnsanlar eşit değildir.” dedikçe öfkeleri daha da alevleniyor. “İnsan hayvan mı ki alfa, beta, omega şeklinde sınıflandırılsın.” diyorlar. Alfa olmak isteyenleri, evrimini tamamlayamamış vahşiler olarak yaftalıyorlar. Onlara göre, insanların hiyerarşi mücadelesi geçmişte kaldı. Bu kavramları ciddiye almak günümüze uymuyor.

Bir kabilenin yerlileri, geleneksel kıyafetleriyle gösteri yapıyor.

Ancak düşünecek olursak, günümüze uymayan pek çok davranış seti halen var. Örneğin hırsızlık, cinayet ve tecavüz. Bunlar insanın aşmış olması gereken ilkel davranışlardan sadece birkaçı. İşin garibi, bu suçlar bir zamanların hayatta kalma yöntemleriydi. Şöyle ki:

  • Hırsızlık: Bir çeşit verimlilikti. Az emekle çok kazanç elde ediyorduk. (Gelişmemiş toplumlarda halen kullanılır.)
  • Cinayet: Bir nevi güvenlik yöntemiydi. Yabancı biri bölgemize girerse onu yok ediyorduk. (Her ihtimale karşı.)
  • Tecavüz: Bir çeşit baypastı. Üremeye giden yolda vakit kaybına neden olan tonla flört aşamasını atlatıyordu.

Ta ki sanayi devrimine kadar. İnsanın evrimsel gelişimi kağnı hızında seyrederken teknoloji, evrimi hızla solladı. Bu önü alınamaz ilerleyişin sonunda, eli sopalı maymunlar bir anda takım elbiseye bürünmüş gibi oldular. Modern kanunlar yürürlüğe girdi ama ilkel benliğimiz hep tarih öncesinde kaldı. Bu sebeptendir ki tecavüz, cinayet ve hırsızlık halen var; keza alfa, beta ve omeganın olduğu gibi. Kanıtları uzakta aramaya gerek yok, çevremize bakmamız yeterli. Tetikleyiciler sağlandığında nasıl da prehistorik çağlara geri döneceğimizi görmek pek de zor olmayacaktır.

Alfa Beta Omega gibi Kavramların Amacı Nedir?

Bu bağlamda gözlemlediğim en büyük yanılgı, bu kavramların birer burç yorumu gibi algılanması. Dikkat ettiyseniz, insanlar hiyerarşinin neresinde olduklarına kafayı takmış haldeler. Her kavramı tek tek okurlar ve kendilerine en yakışanı seçerler. Kimse gamayı, omegayı ve deltayı üzerine alınmaz ama alçak gönüllülükten de taviz vermezler. Herkes birer sigmadır. Kimse kolay kolay “Alfayım ben!” diye çıkagelmez.

Tabii ki bu sözlerim bir eleştiri değil. “Betaysanız betayım deyin.” demiyorum. Bu zaten komple yanlış. Evet; alfa, beta, omega kavramları günümüz modern insanını tanımlamak için yeterli değil. Muhalifler burada kısmen de olsa haklılar. Çünkü insanlar yüzde yüz alfa veya omega değiller. Olamazlar da zaten. Bu kavramlar olunabilecek en uç noktayı simgeler. Türleri daha iyi anlamanız için derlenmişlerdir, peygambermişçesine takip etmemiz için değil.

Kavramları PES Stat’ları gibi düşünün. Her ne kadar omega yönünüz ağır bassa da içinizde bir yerlerde alfa kırıntıları gizlidir. Ayrıca ne olduğunuzun da pek bir önemi yok. Çünkü bu statlar, kişisel gelişiminize göre değişen verilerdir. Dünyanın en çekilmez gaması da olsanız dört yıl sonra tertemiz bir zeta olamayacağınızı kimse garanti edemez.

Resmi giyimli iş arkadaşları yürüyüş yaparlarken.

Bu konudaki bir diğer husus da alfa olma takıntısıdır. Niçin alfaya taktıklarını söylemeye gerek yok. Sonuçta yüksek statü ve sağlam kaynaklar üremelerini sağlayacak. Bir nevi kırmızı hap olgusunu aradan çıkarıp kısa yoldan mavi hap rüyalarına ulaşacaklar.

(bkz: Mavi Hap Nedir?)

Evet, bu şekilde düşünmeleri bir derece doğru görünebilir. Sonuçta ne olmak istiyorsanız onun özelliklerini bilmeniz gerekir. Lakin her şey de taklitle olmaz. Bir yere kadar işe yarar, ama alfanın bizzat kendisi olmak için elleri taşın altına koymak gerekir. Özetle; körü körüne kavramlara takılmak yanlıştır, keza hiç umursamayıp onları inkar etmek de.

Bizim kullanım amacımız ise oldukça farklı. Bu kavramlar, kısa yollar oluşturduğumuz temiz bir jargon. Bizi büyük bir yükten kurtarıyor. Şöyle ki: Birini işsiz, güçsüz, sorumsuz, bağımlı ve ter kokulu şeklinde tanımlamak yerine dümdüz “omega” deyip geçiyoruz. Detaylarda boğulmuyoruz. Kavramı bilen biri de bizi direkt anlıyor.

(bkz: Erkek Tipleri)

Sonuçta bu kavramlar, bilimin bize sunduğu verilerin insan doğasına uyarlanmış hali. Gerçeği öğrenirken ve tercihlerimizi yaparken bize kolaylık sağlayıp vakit kazandırıyorlar. Evet, bu sayede artık müzik ve dans için çok daha fazla vaktimiz var!