Aile Baskısı Yüzünden Delireceğim (2/3)

Yalnız Gezen Sürü Hayvanı Doğa Tarafından Cezalandırılır

Sıra dışı fikirler, zevkler ve hareketler birey olduğunuzun göstergesidir. Orta Doğu gibi “üst düzey” bölgelerde bireyler sevilmez, kitle insanı sevilir. Kitle insanı olmanız çoğunluk olarak güç elde etmeniz demektir. Kaliteli insan yetiştirmek, emek isteyen zorlu bir iş olduğundan, kalitesiz çoğunluk üretmek daha kolaydır. Böylece sürümden kazanırsınız. Yoksa bir lokma ekmeğe muhtaç fedaileriniz savaşlarda, orada burada çarçabuk harcanacağı için, kurduğunuz topluluk da bir o kadar hızlı erir. Hiçbir lider bunu istemez. Yönettiği kabilesini de ona göre programlar.

Bir çocuk trenin camından dışarı bakıyor.

Ayrıca birey olmak üreme imkanını da sekteye uğratır. Burada devreye aile baskısı girer. Ressam mı olmak istiyorsunuz? Olamazsınız. Çünkü iş imkanı kısıtlıdır. Bu da üremenize yansıyacaktır. Hem ressam ne lan? “Konu komşuya oğlumuz ‘cizik mi yapıyo’ diyecez?” Maalesef bunu demekle de çoğunlukla haklıdırlar. Çünkü kimse çulsuz bir ressama kız vermez. Böylece zamanla sizi siz yapan tüm özellikler elinizden alınır ve intiharı düşünme süreciniz başlar. Ya gençliğin verdiği gazla ya da ileride yaşadığınız hayal kırıklıkları yüzünden intihar edersiniz. Ya da zombi gibi yaşayan mutsuz çoğunluğa dahil olursunuz. Sistem için çalışmaya başlarsınız. Düşünsene; yirmi sene sonra dalga geçtiğin apartman teyzesine dönüşmüşsün. Millet rahat rahat seks yapamasın diye etrafı gözlüyorsun, korku filmi gibi.

Korkularını Çocuğuna Aktaran Aile

Dedik ya, sizi siz yapan özelliklerinizin elinizden alınması diye. Bunu size en vahşice uygulayacak kişiler maalesef anne ve babanızdır. Halbuki sizde sevmedikleri huylar aslında onların genlerinden gelir. Meraklı olmanız, bilimle ilgilenmeniz, sanata yatkınlığınız veya garip keyifleriniz… Hepsi onların özellikleridir aslında. Ama bu huylarını sizden gizlemişlerdir. Müzisyen olmak istediğiniz zaman size çılgınlar gibi karşı çıkarlar. Sonra fark edersiniz ki aslında onlar da zamanında bu işlerle uğraşmışlar. Ama sizden de saklamışlar. Çünkü daha önce başlarına kötü bir şey gelmiş ve bunu sizin de yaşamanızı istememişler. Ama tabii ki de g.tünü devirip maç izlemek varken bunları size anlatmak zor gelir. O yüzden kısa keserler. “O müzik aleti bu evde çalınmayacak!” Bitti. “Sebep?” Yok…

Hiç unutmuyorum; ergenliğimde uzun saçlarımla sürekli alay eden hacı babam, gençliğinde uzun saçlıymış. Eski fotoğraflarını bulduğumda olayı espirilerle geçiştirmişti. Öğrendim ki bu gençliğinde saçı uzun diye ülkücülerden dayak yemiş. Üstelik kendisi de ülkücü olduğu halde. Sonra bırakmış reyizliği. Kesin bu olay yüzünden. Çünkü balkonun penceresine kafasını vurduğunda da aynısını yapmıştı. O gün bu gündür balkona çıktığını görmedik. Anlayacağınız o ki aile baskısı dediğimiz şey aslında ana babanızın geçmiş korkularını size aktarmaya çalışmasından kaynaklanıyor.